Yurt dışı seyahatlerimizde bir çoğumuz farklı mimari yapıların güzelliği karşısında zaman zaman büyüleniriz. Pek çok insan için mimari yapıları güzel kılan şey tarihi geçmişi olabilmektedir. Fakat bazı insanlar için de mimari estetiğin derecesi görkem, ihtişam ve büyüklük gibi kavramlarla ilişkilidir. Bu grupta yer alan insanlar için gökdelenler, kuleler ve plazalar en sevilen yapılardır. Peki bu görkemli, ihtişamlı ve devasa yapıların sınırlarını belirleyen nedir? Başka bir deyişle, dünyanın en yüksek binaları hangileridir? Bir başka soru ise bu ihtişamlı yapılar nasıl inşa edilmiştir? Konuya ilk olarak dünyanın en yüksek binalarını ele alarak başlayalım.
Öncelikle Dünyanın en yüksek binası başlığı altına birinciliği tek başına sırtlayacak bir yapı yazmak oldukça güçtür. Çünkü sanılanın aksine bu konudaki en’leri belirlemek çok da basit bir iş değildir. Örneğin; “halihazırda inşa edilmekte olan yapılar en’ler listemize dahil edilecek midir?” ya da “binaların çatılarındaki paratoner ve anten gibi yapılar ölçüme dahil edilebilir mi?” gibi pek çok çelişkili durum söz konusu olabilmektedir. Yine de tüm bunlara rağmen listelere girmiş bir “en” mevcuttur. Dünyanın en yüksek binası yani ayakta durmakta olan en yüksek yapı, 828 metre yüksekliği ve 160 katı ile yapım süreci 2010 yılında tamamlanmış olan Dubai’deki Burç Halife’dir. Burç Halife’yi ilginç kılan özellik sadece yüksek olması değildir elbette. Bu yapının 150. katından sonrası betonarme yerine çelik konstrüksiyon ile devam edilerek inşa edilmiş olup bilindiği kadarıyla bu şekilde inşa edilen alanındaki ilk yapı olma özelliğine de sahiptir.
Dünyanın en yüksek binaları listemizde ikinci sırada ise Çin’in Şanghay şehrinde yer alan, 127 katlı olan ve 632 metrelik uzunluğa sahip Şanghay Kulesi’dir. Yapının inşasına 2008 yılının sonlarında başlandığı ve yaklaşık 7 yılda tamamlandığı bildirilmektedir. Şanghay Kulesi’nin aynı zamanda bilinen en hızlı asansörlerden birine sahip olduğu ve günlük 16.000’den fazla kişiyi ağırlayabilecek kapasitesinin bulunduğu belirtilmektedir. Böyle bir yapının inşası için kullanılan iş makineleri sayı ve tür olarak epey fazla olsa gerek. Bir bina ya da gökdelen olmamakla birlikte, dünyanın en yüksek yapısı listesinde üçüncü sırada gösterilen ve uzunluğu 629 metre olan KVLY-TV ise Amerika’nın Kuzey Dakota eyaletinde yer alan bir televizyon yayın antenidir. Tamamen metalden yapılmış olan bu yapı rüzgar gibi fiziksel etkiler karşısında dayanıklılığını koruması için metal teller ile desteklenmiştir. Haliyle yapı bir bina ya da gökdelen değil de yayın anteni olunca, yapım aşamasında kullanılan iş makineleri türleri ve inşa yöntemi de listemizdeki diğer yapılardan oldukça farklı olmuş demek yanlış olmayacaktır.
Listemizin devamında, Suudi Arabistan’ın Mekke şehrinde yer alan ve 2012 yılında yapılmış olan 120 katlı ve 601 metre uzunluğundaki Ebrac El Beyt yapısı, bunu takiben, Amerika’nın New York şehrinde yer alan ve 2014 yılında yapılmış olan 104 katlı ve 541,3 metrelik uzunluğa sahip 1. Dünya Ticaret Merkezi Binası, sonrasında, Tayvan’ın Taipei şehrinde yer alan ve 2004 yılında yapılmış olan 101 katlı ve 509 metre uzunluğundaki Taipei 101 yapısı yer almaktadır. Dünyanın en yüksek yapıları ya da binalarına dair listeler sürekli olarak değişmektedir. Bunun sebebi ülkelerin bu noktada bir yarış içerisinde olmaları ve sürekli olarak yeni yapıların inşa edilmesidir. İlaveten, bu listelerde yer alan yapıların uzunlukları bilindiğinden yeni yapılacak gökdelen, kule ya da plazalarda bu yükseklikler dikkate alınmakta ve yapının mümkün olduğunca yüksek olması sağlanarak 1-2 metrelik farklarla bile listelerde çeşitli ülkelerin yerini almaya çalışılmaktadır. Sonuç olarak, dünyanın en yüksek yapıları ve binaları için bir sıralı bir liste istiyorsak bunu sık sık güncellememiz gerekecek gibi görünmektedir. Peki bu ihtişamlı yapılar nasıl inşa edildi? Şimdi de bunu ele alalım.
Kusursuz Bir Mimari Tasarım
İnsanlık tarihinin çok uzun bir dönemi boyunca, Mısır’da yer alan Büyük Giza Piramitleri arasında en büyük ve en ihtişamlı olan Keops Piramidi, dünyadaki en yüksek insan yapımı yapı olarak kabul edilmekteydi. Bugün için bile nasıl inşa edildiğine dair net bir bilgi bulunmayan bu piramitler aynı zamanda kusursuz birer mimari tasarımın örneğidir. Yapıldıkları dönemde iş makineleri ya da iş makineleri sektörü gibi bir kavramın adı bile bilinmediği göz önüne alınırsa, sadece insan gücü yardımıyla inşa edilen bu yapıların insanı büyülememesi mümkün değildir. Gelişen insanlık tarihi ile birlikte sanat ile mimarlık da gelişmiş ve estetik algısı da değişmiştir. Bugün için bir yapının yüksekliği kadar göze hitap etmesi ve yapıldığı şehrin önemli simgelerinden birisi haline gelmesi gibi noktalar da önem taşımaktadır. Bu ise kağıt üzerinde kusursuz olarak yapılmış bir mimari bir tasarımla mümkün olabilmektedir. Bu doğrultuda “dünyanın en yüksek binaları nasıl inşa edildi?” sorusunun cevabı için başlangıç noktasının “kusursuz bir mimari tasarım yaratılması” olacağı söylenebilir.
Fizik, Matematik ve Mühendisliğin Sınırlarını Zorlayın
Söz konusu inşaat ve yapı sektörüyse, bu alanın tam bir deneme ve yanılma tahtası olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Pisa Kulesi’nin eğikliğine dair hikayeyi hepimiz biliriz. Üzerinde iyi çalışılmamış bir proje elbette sürpriz etkenlerin yarattığı etkilerle önüne geçilemez hasarlara ya da hüsranlara sebebiyet verebilmektedir. Bu noktada Pisa Kulesi gibi örneklerden ders alarak olası hataları minimuma indirebiliriz. Söz konusu eğer metrelerce yüksekliğe ve yüzlerce kat sayısına sahip bir kule ya da gökdelen olacaksa, akla gelebilecek tüm etkenlerin eldeki fizik, matematik ve mühendislik araçlarıyla iyice hesaplanması ve hatta sınırların zorlanması gerekmektedir. Örneğin Burç Halife’nin inşası sırasında rüzgarın yapı üzerinde yapacağı olası yük hesaplanarak binanın katlar arasındaki köşeleri olabildiğince dairesel tasarlanmış ve cephelerin ise düz değil de eğimli olması sağlanmıştır. Tüm bunlar ince olarak düşünülmüş ve hesaplanmış fizik ve matematik kuralları ile mühendislik disiplininin ürünü olarak karışımıza çıkmaktadır.
Uygun İş Makinelerinin Seçimi
Söz konusu metrelerce yüksekliğe sahip gökdelen ya da kuleler olduğunda en kritik noktalardan birisi de inşa için kullanılacak uygun iş makineleri seçimidir. Burada pek çok parametre devreye girmektedir. Bu yüksek yapıların inşası için standart iş makineleri kullanımı mümkün olmayabilmektedir. Bu noktada, hangi iş makineleri seti kullanılacağı ve bunların hangi iş makineleri firmaları tarafından tedarik edileceği üzerine düşünülmesi gereken hususlardır. Gökdelen, kule ve plaza gibi yapılar metrelerce yüksekliğe sahip olduğundan bu yapıların inşası için de metrelerce yükseklikte çalışabilecek araçlara ihtiyaç vardır. Bu kritik araçlar için iş makineleri operatörlüğü de özel bir uzmanlık alanı gerektirmektedir. Bu iş makinelerini kullanacak operatörlerin iş makinesi kullanım sertifikalarını almaları ve gerekiyorsa yüksekte çalışma noktasında eğitimden geçirilmeleri gerekmektedir.
İş makineleri markaları kendi ürettikleri araçlara özgü iş makineleri bakım onarım protokolü geliştirmiş olabilmektedirler. Bu sebeple, yüksek yapıların inşasında kullanılacak iş makinelerinin gereksinim duyabileceği bakım onarım işleri önceden düşünülerek planlama yapılmalıdır. Gelişen teknolojiyle doğrultulu olarak iş makinesi markaları, farklı amaçlara hizmet edecek iş makineleri üretmektedirler. Bu iş makineleri yüksek binaların inşası için kolaylıklar sağlasa da üzerine düşünülmesi gereken bir konu da iş makineleri yakıt tüketimi olmalıdır. Gökdelen, kule ya da plaza gibi devasa yapıların inşası için gereken bütçe devasa boyutlara ulaşabilmektedir.
Devasa Binaların İnşasında En Büyük Yardımcılarımız: Vinçler
Dünyanın en yüksek binalarının inşasında elbette en büyük rolü üstlenen iş makineleri vinçlerdir. Bir vinç , genellikle bir kaldırma halatı , tel halatlar veya zincirler ve kasnaklarla donatılmış , malzemeleri hem kaldırmak hem de indirmek ve yatay olarak hareket ettirmek için kullanılabilen bir makine türüdür . Ağırlıklı olarak ağır şeyleri kaldırmak ve başka yerlere taşımak için kullanılır. Cihaz, mekanik avantaj yaratmak ve böylece yükleri bir insanın normal kapasitesinin ötesine taşımak için bir veya daha fazla basit makine kullanır. Vinçler, yüklerin yüklenmesi ve boşaltılması için nakliyede, malzemelerin taşınması için inşaatta ve imalatta yaygın olarak kullanılmaktadır. Her biri belirli bir kullanıma göre tasarlanmış birçok farklı vinç türü vardır. Boyutlar, atölyelerde kullanılan en küçük pergel vinçlerden yüksek binaların inşasında kullanılan en uzun kule vinçlere kadar değişir. Mini vinçler ayrıca yüksek binaların yapımında, dar alanlara ulaşarak inşaatları kolaylaştırmak için kullanılmaktadır. Büyük yüzer vinçler genellikle petrol kuleleri inşa etmek ve batık gemileri kurtarmak için kullanılır. Söz konusu vinçler yüksek binaların inşasında kullanılacak ise seçilecek vinç türü ve vinç operatörünün iş yükü epey değişiklik gösterecektir. Vinç operatörleri kabinin içinde oturur ve vincin manevrasını yapmak için kontrolleri kullanır. Her gün, bir vinç operatörü, kabine ulaşmak ve güne başlamak için kulenin içinde bir merdiveni – bazen yüzlerce metre – tırmanmak zorundadır. Daha da önemlisi, bir vinç operatörü, operasyonlara başlamadan önce her zaman günlük güvenlik kontrolleri yapmalıdır.